Saturday, January 28, 2012

'Üniversiteli olmak iyi iş anlamına gelmiyor'

Dinçer, Küçükçekmece Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği ''Küçük İstanbul Buluşmaları''nda yaptığı konuşmada, toplantıda okunan hayat hikayesinin kendisini duygulandırdığını söyledi.

''Hocaların Hocası'' merhum Prof. Dr. Sabahattin Zaim ile ilgili bir anısını paylaşan Dinçer, ''Kendisinin tavsiyelerini dinledim ve 'Ben üniversitede kalıp bilimsel çalışma yapacağım' dedim. Bu benim için kritik bir karardı. 'Madem ben bilimsel çalışma yapacağım o zaman yüksek lisans yapacağım ve yabancı dil öğreneceğim' dedim'' diye konuştu.

Dinçer, üniversiteden mezun olduktan sonra bir tercih yapmak zorunda kaldığını anlatarak, ''Yüksek lisans programlarına gittim. Üniversiteye öğretim üyesi olarak girebilmek için 5-6 kez üniversitelerin yönetim kurullarında kabul edilmedim, sınavları kazanmama rağmen...'' dedi.

İnsanların hayatta bir yerlere gelebilmesi için karşısına çıkan engellerle mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Her öğrencinin bugünden itibaren geleceğe dair bir hayali, bir vizyonu olması gerekiyor. Ancak bu bir hüsn-ü kuruntu olmamalı. Bunun kişinin kabiliyetini ve potansiyelini içeren gerçekçi bir tarafı olmalı. İnsanlar, başkaları tarafından ne kadar uçuk ve kaçık görülürse görülsün hayallerinin peşinden koşarsa onları gerçekleştirebilir. Hayalleri gerçekleştirebilmek için onun gerekliliklerinden başka bir şey düşünülmemeli.''

-Milli eğitimde yeni sistem hedefi-

Bir toplumda oturmuş bir yapıdan söz edilecekse bir sistemden bahsedilmesi gerektiğini ifade eden Dinçer, şunları kaydetti:

''Öyle bir sistem kurmalısınız ki, kuracağınız bu sistem çok açık, objektif, anlaşılabilir, herkesin bildiği, fark ettiği bir yapıya kavuşmalı. Herkes oyunun kuralını bilmeli ve herkes bugün bir yere başladığında ve o işin gereklerini yerine getirdiğinde nereye ulaşacağını görebilmeli. Bunu yaptığınız zaman toplumdaki insanlar güven içinde olur. Ben de sürekli gittiğim her yerde bir sistem kurmayı, o sistemin ögeleri arasındaki ilişkileri tanımlamayı, o sistemin işleyiş süreçlerini ortaya koymayı, herkesin kurallarını bildiği bir oyun düzeni oluşturmayı önemsedim. Milli Eğitim Bakanlığımda da aynı şeyi yapmak istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığında da kararları bir bakanın ya da bireyin verdiği, bazen öğrencinin, bazen öğretmenin, bazen de aile fertlerinin lehine kararların verildiği veya zaman içinde bunların da değiştiği bir yapıyı değil, istiyorum ki Türkiye'de öyle bir milli eğitim sistemi kuralım ki o sistemde öğretmenler hangi şartlarda öğretmen olacaklarını görsün, hangi şartlarda öğretmenlik yapacaklarını bilsin, kendi kariyer planlarına dair kafalarında bir fikir, bir hayal, bir plan oluşsun. Bunun gereklerini yerine getirdikçe de kendi mesleki alanları içerisinde yükselerek bir kariyer oluştursunlar. Herhangi bir yere gelebilmek için çevrelerinde siyasetçileri tanıyan insanları aracı koyacak mekanizmalara tevessül etmeden, kendi planını yapıp o planı gerçekleştireceği açık, objektif bir sistemi tanımlayalım.''

-Sistemin öğrencilere ve bakanlığa yönelik boyutu-

Söz konusu mekanizmanın öğrencilere ve bakanlık çalışanlarına yönelik boyutuna da değinen Dinçer, şöyle devam etti:

''Öğrencilerimiz de bilsinler ki okula ne zaman başladığı, ne zaman bitirdiği ve bu süreç içinde neleri kazanıp, hangi bilgi ve yeteneklerle donanırsa mezuniyeti hak eder, hangi mezuniyetten sonra nereye daha kolay ulaşabilir, bunun kurallarını baştan sona bildiği bir yapı oluşsun. Aynı şekilde bakanlık çalışanları için de bu söz konusu. Öyle bir mekanizmayı objektif bir şekilde kurmalıyız ki, kimin hangi görevleri, nitelikleri gerçekleştirirse o zaman belirli bir yere terfi ederek ulaşabileceğine dair kariyer planını önceden görsün. Bu yapıyı objektif bir şekilde kurduğunuzda belki birçok arkadaşımın beni sıkça eleştirdiği gibi beşeri birtakım inisiyatiflere daha az yer kalacak, belki birilerinin şefkatine, merhametine çok gerek kalmayacak ama en en azından herkesin oyunun kurallarını bildiği bir mekanizmayı üretmiş olacağız.''

Dinçer, hayatta başarılı olmanın veya bir yerlere gelmenin temel dinamiklerini değişim, bilgi, eylem ve sevginin oluşturduğunu aktararak, ''Dünya sürekli değişiyor ve hiçbir zaman insanın sahip olduğu bilgi ve yetenek aynı kalarak ayakta kalması ve başarılı olması mümkün görülmüyor. Dünyada yeni meslekler, yeni kabiliyetler söz konusu olurken, lise ya da üniversite mezunu olmak iyi bir iş bulmak ve rekabette ayakta kalmak anlamına gelmiyor'' dedi.

Değişimin yönünü de bilginin belirlediğine işaret eden Dinçer, ''Bilgi olmadan nitelikli karar vermek çok mümkün değil. Ancak bilmek yetmez. Pek çok insan pek çok bilgiye sahip olabilir. Bunlar hayata aktarılamazsa sahip olunan bilginin pek bir anlamı yok'' diye konuştu.

Haber Kaynağı : Haber7.com



Capturetr
yakamoz01 friend

No comments: